Kelime itibariyle emir, irade, buyruk anlamlarını taşıyan ferman; padişahların herhangi bir iş hakkında tuğra veya nişanını taşıyan yazılı emridir. Farsça bir kelime olan ferman emir, irade ve buyruk anlamına gelmektedir. Kelime, kronolojik köken itibari ile İlhanlılar tarafından, İslamiyet’i kabul etmelerinden sonra kullanılmış, daha sonra da Osmanlılara geçerek yerleşmiştir. Osmanlılarda iki çeşit fermana rastlanmaktadır. Fermanlardan birisi, doğrudan doğruya divandan, maliyeden yazılıp üzerine hükümdarın tuğrası çekilerek gönderilen emr-i şerif idi. Diğeri ise tuğralı bir fermanın üzerine ve baş tarafına padişahın kendi el yazısıyla fermanda yazılanı teyit eden iradedir. “Hatt-ı Hümayunla Muvaşşah”, yani padişahın el yazısıyla tezyin edilmiş olan ikinci çeşit ferman, işin ehemmiyetini göstermek, hakkında teveccüh gösterilen zata, yahut da tehdit edici olarak bir vali veya serasker vesaireye gönderilirdi. Ferman şekil olarak, divani hat denilen girift keşideli yazıyla yazılırdı.
Ferman ve beratların tezyinatı, dönemlerinin nakış üslubunu yansıtması, tezhip sanatını günümüze taşıması ve yüzyıllara göre üsluplardaki değişim ve yenilikleri göstermesi bakımından büyük önem taşır. İlk zamanlarda siyah mürekkeple çekilen tuğra, Fatih döneminde altın mürekkeple çekilmeye başlanmış ve 2.Beyazid döneminde, beyzeleri tezyin edilmiştir. Bu tezyinatta sıvama altın halker ve klasik tezhip, bezeme özelliği olarak dikkat çeker.
Fermanlar gönderildikleri kimseler ve yerine getirilmesi istenen istekler (emirler) açısından da farklılıklar göstermektedir. Elçilikler, önemli mevki atamaları gibi amaçlar için yazılmış olan fermanlar hattat ve tezhipçilerin incelikli çalışmaları ile nakşedilmiştir.
Osmanlı saltanatının ihtişamının ifadesi olan fermanlar aynı zamanda Osmanlı medeniyetinde bürokratik ilişkilerde insana verilen değerin de bir göstergesidir. İnsan ilişkilerinde zarafet medeniyeti yaratan Osmanlı bu zerafeti fermanlara da yansıtmıştır. Büyük bir estetik zevkle yazılan fermanlar hükümdarların imzası yerine geçen tuğralarla plastik görünürlüğü daha da artırmıştır. Her biri tek başına sanat eseri gibi estetik bakımdan seyredilebilir görünürlüğe sahip olan fermanlar modern ressamları da derinden etkileyecek kadar plastik değere sahiptir. Birçok ressam fermanlardan esinlenerek resim yapmışlardır.
Görsel yazı plastizmi ile beni de derinden etkileyen Osmanlı fermanları bir dizi eserlerimin esin kaynağı olmuştur. Büyük bir hayranlıkla baktığım Osmanlı fermanları yalnızca görsel plastizmi ile değil, içerikte kelime ve manaları ile de beni derinden etkilemiştir. Osmanlının yüce medeniyetini tek başına fermanlar temsil edebilir kanaatindeyim. Bir dizi yaptığım resimler bu etkilenme sonucu üretilmiştir. Bu etkilenme ve esinlenme sonucu elliye yakın eser ürettim. Üçte biri sergilenen bu sergide fermanlar nezdinde Osmanlı medeniyetinin ihtişamına da göndermeler yapılmaktadır. Bu ihtişamlı medeniyetin izlerini eserlerimde görsel plastisizmden taviz vermeden, plastizmi biçim ve forma feda etmeden yansıtmaya çalıştım. Her birini farklı ruh halleri ile ürettiğim eserlerden oluşan bu sergi İstanbul’un fethinin 570 inci yılına da bir göndermedir. Her yıl artan bir coşku ile kutladığımız fetih yıl dönümüne bir armağandır, büyük medeniyeti anma ve farkındalık oluşturmadır.
Prof. Dr. Erol KILIÇ
FSMVÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı
Etkinlik Türü : Sergi
Konum : Gülhane Yerleşkesi
Saat : 17:00
